Havarnak Kalesinin Yapılışı Behzad Kaynak: www.wikipedia.com |
Osmanlı
öncesi Türk minyatür sanatının ilk örneklerine
Uygur Türklerinde rastlamak mümkündür. Orta Asya’da 745-1300 yılları arasında resmedilmiş
ve günümüze ulaşmış bulunan bazı yapraklarda Manihaizm’in etkili olduğu bu
eserleri görmek imkân dâhilindedir.
Berlin Devlet Müzesi koleksiyonlarında, Haça’da
yapılan kazılarda elde edilmiş bulunan Manihaist yapraklar bulunmaktadır.
Bunların iki tanesi konu ve kompozisyonları bakımından son derece dikkate değer
eserlerdir. Uygur hakanlarından muhtemelen Böğü Kağan’ın Mani dinini kabul
edişi ile beyaz giysili kâtipler ve rahipler eşliğinde yapılan törenlerin
resmedildiği bu eserler son derece önemli ve değerli eserlerdir.
Uygur sanatçılarına ait bu figürler, Doğu Türkistan
bölgesindeki duvar resimlerinde görülen uzun saçlı, ufak ağızlı ve dolgun
yanaklı, ince uzun burunlu ve çekik gözlü Uygur eserlerine çok benzerlik
gösterir.
Mısır’da Fatımi’ler dönemine ait olduğu düşünülen
ve Foyyum ve Fustat’ta bulunan resim parçaları X ve XI. yüzyıllarda da kitap
ressamlığının olduğunu düşündürür. İslam sanatında minyatürlü süslemelerin XI. yüzyıl
sonlarında var olduğu bilinirse de bu örnekler daha önceki tarihlerde de kitap
süslemeciliğinin varlığının işaretleridir.
Ancak bu işin sistemli olarak kitap hazırlama
tekniğine dönüşümü Halife Memun dönemine (813-833) rastlar. Geç antik döneme
ait bu eserler çevrilirken içerisindeki resimler de kopyalanmıştır. Günümüze
ulaşan bu antik eserlerin kopyaları XI. yüzyıl Selçuklu Dönemine ait olanlarıdır.
Selçukluların Anadolu’ya gelmeleri İslam minyatürü
üzerinde Türklerin etkisinin artması anlamına gelmektedir. Hatta bu dönem,
Selçuklu resim üslubu olarak adlandırılacak kadar güçlü bir etki altına
alınmıştır.
Antik kitapların bu döneme ait ilk kopyalarında
Bizans etkisi belirgin bir şekilde izlenir. Dönemin bilimi konu alan
kitaplarında Uygur kökenli ve Selçuklu tiplerine ilaveten gündelik
kompozisyonlara da rastlanır.
Son derece önemli ve çok bilinen Beydaba’nın Kelik
ve Dinme ile Hariri’nin Makamat adlı yapıtları bu dönemin başlıca
eserlerindendir.
Anadolu’da minyatür sanatının gelişiminde Mevlana
ve müritlerinin de önemli destekleri olmuştur. Artuklu emirleri tarafından
desteklenen resim sanatçılarının eserleri o dönemde (Amed) Diyarbakır’da oldukça
yaygın haldedir. Paris Ulusal Kütüphanesinde bir nüshası korunan Hariri’nin
Makamat adlı eseri de yine Artuklu desteğinde hazırlanmış eserlerden kabul
edilir.
965 senesinde Sufi’nin yıldız bilimine dair
yazdığı Surar el Kavakıb es Sabıta isimli eseri de yine bu dönemin oldukça
önemli bir parçasıdır. Selçuklu resim üslubunu taşıyan eserde siyah mürekkep
ile yapılmış ve renklendirilmemiş tasvirler de yer alır.
Anadolu Selçukluları döneminde resim sanatının en
önemli örnekleri arasında Konya’da XII. yüzyıl başlarında Hoy’lu Abdülmümin bin
Muhammed adlı nakkaş tarafından resmedilen Varka ve Gülşah adlı eser
bulunmaktadır. Mesnevi tarzında ve tek nüsha olan eserde tüm öykü ayrıntılı bir
şekilde tasvir edilmeye çalışılmıştır.
Anadolu Selçuklularından günümüze ulaşan en son
minyatürlü yazma eser Nasreddin Sivasi’nin tezkeresidir. Üç bölümden oluşan
eserin ilk bölümü astroloji ve sihirle ilgilidir. İkinci bölüm Aksaray’da 1271
yılında yazılmıştır. Üçüncü bölüm ise Kayseri’de yazılmış ve Selçuklu Sultanı
Gıyaseddin Keyhüsrev’e ithaf edilmiştir. İkonografyasında iç Asya etkileri ile
Bizans esintileri içeren son derece önemli ve bir o kadar da ilginç bir
eserdir.
XIII. yüzyılda Konya’da Mevlana müritlerinden
Ahmet Eflaki Dede’nin Menakıb-ül Arifin adlı eserinde yine Mevlana müridi olan
Kalüyan ile Aynüddevle’nin sanatlarındaki ustalık dereceleri anlatılır.
Mevlana’nın yirmiye yakın pozunun Aynüddevle tarafından çizildiği yine aynı
eserde ifade edilir.
Bütün veriler ışığında yapılan değerlendirmelerde
sonuç olarak Artuklu ve Selçuklu himayesinde gelişen Osmanlı Öncesi Anadolu
Minyatür Sanatının ilk örnekleri, XII ve XIII. yüzyıllarda daha çok bilimsel
eserlerde kendisine yer bulmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder